Güvenli ve besleyici gıdaya kolay erişim, temel bir insan hakkıdır, ancak yine de her yıl dünyada 400 binin üzerinde insan ölmekte ve yaklaşık 600 milyon insan kontamine yiyecekler yüzünden hastalalanmaktadır (dünya nüfusunun onda biri). Bozuk gıdalar, sindirim sistemi enfeksiyonlarından kansere kadar yüzlerce hastalığa neden olmaktadır.
Kontamine gıdalar, sosyoekonomik gelişmeyi engellemekte, sağlık sistemlerini çalışamaz duruma getirmekte ve ekonomik büyümeyi ve ticareti tehlikeye atmaktadır. Bugünün küreselleşen gıda pazarı fırsatları, uluslararası gıda güvenliği standartlarını karşılayamayan ülkeler tarafından kaybedilmektedir. Oysa gıda güvenliği tehditleri, boşa harcanan doğal kaynaklar yüzünden ekonomiler üzerinde muazzam bir yüktür.
Bugünün küresel güçlükleri, insanların, gıda üretme, pazarlama, tüketme ve gıda hakkında düşünme şeklini değiştirmektedir. Bunlar arasında artan nüfus ve artan gıda talepleri, çevresel bozulma, iklim değişikliği, su kıtlığı ve biyolojik çeşitlilik kaybı en acil olanlarıdır. Gıda güvenliği sorunları, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşma hedefini engellemektedir, oysa gıda güvenliği, sürdürülebilir kalkınma hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır.
İşte böyle bir ortamda Gıda Güvenliği Sistemi (FSS) belgelendirme programı çok önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Gıda güvenli değilse, insanlığın gelişimi de tehdit altında demektir. Gıda güvenliği standardı, gönüllü bir programın temelidir, ancak belgelendirme hızla yayılmaktadır. Bu standart, gıda maddelerinin tarladan tüketicinin masasına kadar yolculuğunda, tedarik zinciri üzerindeki tüm firmaların, güvenilir ve hijyen koşullarına uyduğunun bir kanıtı olmaktadır.